Deneme,  Himmet Emre ÇİMEN

Yapay Zeka Üzerine

   Günümüzde hızla gelişen yapay zekâ, tehlikeli olup olmadığı konusunda insanları ikiye bölen bir kavram. Kimilerine göre yakın gelecekte bilim kurgu filmlerindeki psikopat robotlar gerçek olacak. Kimilerine göre de yapay zekâ, insanların işini kolaylaştırmaktan öteye gidemeyecek masum bir araç. Peki gerçekten tehlikeli mi bu Yapay Zekâ?

   Açıkçası ben de ikinci görüşe katılıyorum ve yapay zekâyı kendi lehimize kullanabilir düzeye geldiğimizde insanların yaptığı birçok işi makinelerin sorunsuzca ve hızlıca yapacağına inanıyorum. Satranç ve Go oyunu gibi yaygın bilinen konseptlerden ziyade bu videoda devletlerin yapay zekâyı gündelik hayatta nasıl kullandıklarından, kendi kendine öğrenen yapay zekalardan bahsedeceğim. Videonun sonunda ise kendi yapmış olduğum bir yapay zekâ modelini uygulamalı olarak anlatacağım.

   Hükümetler yakın zamanda havalimanları, stadyumlar, meydanlar gibi insanların yoğun olarak bulunduğu yerlerde bulunan kameralarla insanların suçlu olup olmadığını yapay zekâ ile tespit edebilecek. Birçok üniversitede bu konu üzerine çalışmalar yürütülmeye şimdiden başlandı bile. Çin’de mahkumların ve diğer insanların yüzleri ile eğitilen bir model, sabıkalı bir insanı tespit etmede %89 başarı oranına ulaştı. İşte tam da burada birtakım etik sorunları işin içerisine giriyor. Bir kişinin suçluluğunu ispat etmeye ne kadar delil gerekir? Makineden çıkan sonuçlar suçluluk için bir delil midir? İşin açığı yapay zekâ ile yüz analizi yaparak bireylere suçluluk atfedilmesi için henüz erken çünkü bu iş için eğitilen yapay zekâ modellerinin doğruluk oranı yeterli bir aşamada değil. Bir insanın suçlu olmadığı halde yapay zekâ tarafından cinayet ile suçlandığını bir düşünün, kesinlikle daha kat edilmesi gereken çok yolumuz var.

   Bir insanın altı basamaklı bir sayı ile diğer bir altı basamaklı sayıyı bilgisayarlardan milyonlarca kat daha yavaş çarptığını biliyoruz ya da insanoğlunun 99’un 25. kuvvetini alamadığını yani çok uzun sürede aldığını ancak bilgisayarların 1 saniyeden daha kısa bir sürede bu işi yapabildiğini biliyoruz. Birçoğumuz bunlara alıştı ve bu yüzden saydıklarıma hiç şaşırmadı. Peki ya neden bilgisayarların bizden daha iyi satranç oynamasına ya da herhangi bir “kuralları olan” işi bizden daha iyi yapmasına şaşırıyoruz? Bilgisayarlar ancak sizin ona öğrenmesini emrettiğiniz şeyleri öğrenebilirler, kendi kendine öğrenme dediğimiz algoritma ise hiç de sanıldığı gibi bilgisayarın canının istediği şeyi Wikipedia’ya girip araştırması değildir. Şimdi gelin kendi kendine öğrenme konusunu daha detaylı bir şekilde ele alalım.

   Yapay zekâ âleminde Reinforcement Learning yani Pekiştirmeli/ Takviyeli öğrenme olarak geçen bu teknik sayesinde makineler adeta bir çocuğun konuşmayı öğrenmesi gibi bir şeyi sıfırdan öğrenebiliyor. Pekiştirmeli öğrenme makinenin bir şeyi istediğimiz gibi yaptığı takdirde ödül alması, yanlış yaptığı takdirde ise ceza alması şeklinde çalışır. Mesela görmüş olduğunuz arabalar, kenarlara çarptıklarında ceza yani eksi puan alıyorlar, çarpmadan devam edebildiklerinde ise ödül yani artı puan alıyorlar. Bu yüzden çarptıkça tekrar öğrenebiliyorlar. Yani ödüllerini arttırarak daha başarılı bir hale geliyorlar. Başlangıçta çok kısa sürede çarpan bu arabalar ilerleyen zamanlarda hiç çarpmamaya başlıyorlar. İşte anlatıldığında çok korkulan kendi kendine öğrenmenin mantığı budur.

   Bahsettiğim örneklerdeki gibi bilgisayarların insanlardan daha iyi olduğu işler her geçen gün artıyor ve bu durum insanın aklına bir soruyu getiriyor: Bilgisayarlar dünyayı ele geçirebilir mi Evet, olaya daha gerçekçi bir pencereden bakarsak bunun yalnızca o yazılımı yazan mühendise bağlı olduğunu söyleyebiliriz. Mesela otonom bir araba düşünelim; bir tarafta yaşlı bir kadın, bir tarafta ise küçük bir çocuk var ve otomobil ikisinden birine çarpıyor. Bu durumda otomobil bunu bilinçli yaptı dememiz saçma olacaktır zira o otomobilin yazılımında bu tip bir durumda yapacağı şey belirtilmemişse bu kaza onu yapan mühendislerin ihmalinin bir sonucudur. Ancak yazılımına “her iki yolda da birine çarpıyor isen kesinlikle durmalısın.” komutu eklendiğinde bu otomobil en azından durmaya çalışacaktır. Peki Terminatör filminde olduğu gibi psikopat robotlar gerçek olamaz mı, olabilir. Bu ancak bir robotun öz bilince sahip olması ile mümkündür. Başka bir deyişle yalnızca kendisine verilen bir görev üzerinde çalışan bir robot tehlikeli olmayabilir ancak kodları yazılırken insana en yakın şekilde dizayn edilen ve bu şekilde bir “öz bilinç” kazanan bir robot için tehlikesiz diyemeyiz.

   Bir başka tartışma konusu ise robotların öz bilince sahip olduklarında kazanacakları haklar üzerine. 2015 yılında vizyona giren Ex-Machine filminde öz bilinç konusu ele alınmış. Filmde bir yazılımcı var ve ormanın derinliklerinde kendine kurduğu bir laboratuvarda insansı robotlar üretiyor. Bu şahıs aynı zamanda çok büyük bir teknoloji şirketinin de sahibi. Bir gün yaptığı robotların gerçekçiliğini test etmesi için firmasından bir çalışanı bu laboratuvara getirtiyor. Daha sonra bu çalışan robotlar ile yakınlaştıkça düşünceleri yavaş yavaş değişiyor ve onların bir kablo yığınından fazla bir şey olmadığını düşünen patronu ile tezata düşüyor. Bir robot bir sahnede söz konusu çalışana burada ne kadar sıkıldığından, özgür olmak istediğinden bahsediyor ve çalışan da robotun bu sözlerine acıyor, patronundan gizli bir şekilde bir kaçma planı hazırlıyor. Açıkçası bu filmde olduğu gibi insanların makineleri de insandan sayarak onlara duygusal yaklaşmaları bana çok yersiz geliyor. Velev ki bir robot öz bilince sahip olsun, var olduğunu bilmesi bile birtakım matematiksel işlemlerin sonucudur. Dolayısıyla robotların hakkını korumamız, robotlara acımamız saçma olacaktır. Yapay zekalı makinelerin bazı işlerde insandan daha iyi olması onun aciz olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Unutulmasın ki sirklerde aslanlar da vardır.

   İnsan dünya üzerindeki en harika ve en akıllı varlıktır, o kadar akıllıdır ki kendi aklını geçebilecek bir sistem kurması dahi mümkün değildir. Korkmamız gereken şey makinelerin sahiplerine saldırması değil, direkt olarak insanlara saldırması için icat edilmiş robot askerler, silahlı insansız hava araçlarının olduğu bir dünyada çıkacak bir savaştır. Yani yapacağı işin dışına çıkıp “dur bakayım şu insanlığı bi ele geçireyim” diyecek robotlardan ziyade direkt olarak insana zarar vermesi amacıyla üretilmiş robotlar endişe vericidir. Örneğin bir hackerin bilgisayarların nasıl hacklendiğini öğrenebilen bir yapay zekâ ürettiğini ve bunu da bir virüs olarak bir bilgisayara saldığını düşünün. Daha önce bahsettiğim “pekiştirmeli öğrenme” mantığına göre bu virüs, bilgisayarı hackledikçe daha da iyi bir virüse dönüşerek karşı koyulamaz bir düzeye gelebilir. Ancak tüm bu risklere rağmen nasıl ki yüksek teknolojili savaş uçaklarına karşı hava savunma sistemleri düşünülüyor ise yapay zekâ ile çalışan robot askerler, insansız hava araçları ya da bilgisayar virüsleri için de yine yapay zekaya sahip, öğrenebilen savunma sistemleri geliştirilecektir.

   İnsanoğlunu diğer canlılardan ayıran onun bilgiyi üretecek ve geliştirecek bir akla sahip olmasıdır. Bizler doğadaki en güçlü canlılar gibi keskin pençelere ya da hızlı koşma yeteneğine ya da bizleri soğuktan koruyacak kalın kürklere sahip değiliz. Yani hayatta kalmak için aklımızı kullanmak zorundayız. Örneğin ilkel çağlarda insanlar, ucunu sivrilttiği ağaç dalları ile savunma aletleri yaptı. Kılıç icat edildiğinde ise kılıcı kullananlar sivri ağaç dallarını kullananlara üstün geldi. Ama ateşli silahlar icat edildiğinde kılıç da bir hiç olarak kaldı ve silahı eline alan biri kılıcı olan birine karşı oldukça üstün idi. Demem o ki bilgiyi elde eden insan elde edemeyene üstün geldi. Biz gelişimini destekleyelim ya da desteklemeyelim teknoloji üzerimize yağmaya devam edecek. En karşıt görüşlüler bile otonom arabaları kullanacak çünkü bir süre sonra mantıklı olan o olacak tıpkı bugün polislerin kılıç değil de silah kullandığı gibi.

  Ayrıca şu çok önemli noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu gelişim sürecinde bireysel ya da toplumsal olarak yerimizi almak çok büyük önem arz ediyor. Geçmişte sanayi devrimini kaçırdığımız gibi günümüzün yeni teknolojilerini de kaçırmamalıyız. Bahsetmiş olduğum çalışmalar uzaylılar tarafından yapılmıyor; çok zor ve ulaşılmaz çalışmalar değiller. Bu algıyı kırabilmek için ben de bir yapay zekâ modeli yazdım ve şimdi de bu modeli tanıtacağım.

   Söz konusu modelin tanıtımı için videoyu buradan izleyebilirsiniz.

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir